Fetüsler Tatları Ayırt Ediyor: Gebelikte Beslenme Etkisi Büyük!
- Emre Kızılaslan
- 10 Nis
- 1 dakikada okunur
"Yediğin şey sadece seni değil, bebeğini de etkiler!" Bu söz, artık sadece bir sağlıklı yaşam klişesi değil; bilimsel bir gerçek. 2022 yılında Psychological Science dergisinde yayımlanan oldukça dikkat çekici bir araştırma, fetüslerin anne karnındayken bile tatlara tepki verdiğini gösterdi. Hem de öyle az buz değil—yüz ifadeleriyle!
Durham Üniversitesi önderliğinde yürütülen bu araştırmada, 32 ila 36 haftalık gebelik dönemindeki fetüsler, annelerine verilen havuç ve karalahana kapsüllerinden sonra ultrasonla gözlemlendi.

Evet, yanlış okumadınız. Havuç yiyen annelerin bebekleri, rahim içinde minik minik gülümseme benzeri yüz ifadeleri gösterdi. Ama iş karalahanaya gelince işler değişti; bebekler "bu ne ya!" dercesine suratlarını ekşitti.
Gebelikte Beslenme Etkisi
Ustun ve arkadaşlarının (2022) bu çalışması, doğum öncesinde tat ve koku duyularının geliştiğini gösteren en net kanıtlardan biri. Tatların amniyotik sıvıya karıştığı, fetüslerin bu tatları "içerden içeriye" deneyimlediği düşünülüyor. Bu deneyimlerin, ilerideki besin tercihlerini etkileyebileceği vurgulanıyor. Yani çocuğunuz 3 yaşında brokoli görünce kaçıyorsa, sebebi belki de doğmadan önceki menüsüdür!
Bu araştırma sadece sevimli ultrason kareleriyle sınırlı değil. Gebelik dönemindeki beslenmenin, çocuğun gelecekteki besin kabulünü ve beslenme alışkanlıklarını şekillendirme potansiyelini gösteriyor. Kısacası, "hamileyken ne yersen o" klişesi biraz daha ciddiye alınmalı gibi.
Bilim bize gösteriyor ki, her fetüs, biraz da minyatür bir gurme. Üstelik oldukça dürüstler—karalahanayı beğenmediyse suratına vuruyor!
Anne adayları, bundan sonra mutfağa adım atmadan önce iki kez düşünebilir:“Bugün bebeğimi havuçla mı sevindireyim, yoksa karalahana ile travma mı yaşatayım?”
Kaynak: Ustun, B., Reissland, N., Covey, J., Schaal, B., & Blissett, J. (2022). Flavor Sensing in Utero and Emerging Discriminative Behaviors in the Human Fetus. Psychological Science, 33(10), 1651–1663. https://doi.org/10.1177/09567976221105460
Comentários